ISLAM
İslâm
Dini:
İslâm
dini
ilk
insan
ve
ilk
peygamber
Hazret-i
Âdem
Aleyhisselâm
ile
başlamış,
zamanın
akışı
içerisinde
ve
her
peygamber
gelişinde
en
mükemmele
doğru
daima
bir
gelişme
kaydetmiştir.
Hazret-i
Musâ
Aleyhisselâm’a
indirilen
İslâm,
Hazret-i
Nuh
Aleyhisselâm’a
indirilen
İslâm’dan
daha
geniş
ve
daha
mükemmeldi.
Hazret-i
İsa
Aleyhisselâm’a
gönderilen
İslâm,
Hazret-i
Musa
Aleyhisselâm’a
indirilen
İslâm’dan
daha
şümullü
ve
daha
mükemmeldi.
Hazret-i
Muhammed
Aleyhisselâm’a
gelince
de
kemâlini
buldu
ve
son
şeklini
aldı.
Allah-u
Teâlâ
Âyet-i
kerime’sinde:
“Bugün
sizin
dininizi
kemâle
erdirdim,
üzerinizdeki
nimetimi
tamamladım
ve
size
din
olarak
İslâm’ı
beğendim.”
buyuruyor.
(Mâide:
3)
İslâm
dini
Allah-u
Teâlâ’nın
râzı
olduğu
ve
ondan
başkasını
kabul
etmediği
bir
dindir.
Nitekim
diğer
bir
Âyet-i
kerime’de
şöyle
buyuruluyor:
“Kim
İslâm’dan
başka
bir
din
ararsa,
onunki
katiyyen
kabul
edilmeyecek
ve o
âhirette
kaybedenlerden
olacaktır.”
(Âl-i
İmrân:
85)
Bu
kimseler
bütün
iyiliklerini
kaybetmişler
ve
cezâya
müstehak
olmuşlardır.
İslâm’dan
yüz
çevirip
bir
başka
din
arayan
kimse,
faydalıyı
kaybedip
büyük
bir
zarara
düşmüştür.
Târık
bin
Şihâb
-radiyallahu
anh-
den
rivayet
edildiğine
göre,
bir
yahudi
Hazret-i
Ömer
-radiyallahu
anh-
e
gelmiş
ve
Mâide
sûre-i
şerif’inin
3.
Âyet-i
kerime’sini
kastederek
“Siz
bir
âyet
okuyorsunuz
ki,
bu
âyet
bize
indirilmiş
olsa,
o
günü
bayram
yapardık.”
demişti.
Hazret-i
Ömer
-radiyallahu
anh-
şu
cevabı
verdi:
“Ben
bu
âyetin
nerede
indirildiğini,
hangi
gün
indirildiğini
ve o
indirilirken
Resulullah
-sallallahu
aleyhi
ve
sellem-
in
nerede
olduğunu
pekâlâ
bilirim.
Bu
âyet
Arafat’ta
indirilmiştir.
Resulullah
-sallallahu
aleyhi
ve
sellem-
de
vakfe
halinde
idi.”
(Müslim:
3017)
Böylece
Hazret-i
Ömer
-radiyallahu
anh-
de
müslümanların
o
günü
bayram
edindiğine
işaret
etmek
istemiştir.
•
Allah-u
Teâlâ
Âyet-i
kerime’sinde
kendisine
inanan
ve
Resul’ünü
tasdik
eden
kullarına;
İslâm’ın
bütün
hükümlerini
benimsemelerini,
buyruklarını
uygulamalarını,
yasaklarını
terketmelerini
emir
buyuruyor:
“Ey
iman
edenler!
Hep
birden
tam
bir
teslimiyetle
İslâm’ın
sulh
ve
selâmetine
girin.”
(Bakara:
208)
Allah-u
Teâlâ’ya
gercek
mânâda
teslim
olun,
hem
dışınızla
hem
içinizle
O’na
itaat
edin.
İslâm’a
bir
başka
şeyi
karıştırmayın.
İslâm
bir
bütündür.
Hükümlerinden
hiç
biri
birbirinden
ayrılmaz.
Ayrıca
bu
Âyet-i
kerime
müminleri
ittifak
ve
ittihada
dâvet
etmekte,
tefrikadan
bölücülükten
şiddetle
sakındırmaktadır.
Bu
gibi
ilâhi
emirlere
muhalif
harekette
bulunanlar
için
büyük
bir
tehdit
olmak
üzere
diğer
Âyet-i
kerime’de
şöyle
buyuruluyor:
“Size
açık
açık
deliller
geldikten
sonra
ayağınız
kayarsa,
şunu
iyi
bilin
ki
Allah
Azîz’dir,
Hakîm’dir.”
(Bakara:
209)
Kendisine
isyan
edenlerden
intikam
almaktan
aciz
değildir.
İntikam
alırken
bile
ancak
hak
olarak
intikam
alır.
Diğer
Âyet-i
kerime’lerinde
şöyle
buyuruyor:
“Ey
iman
edenler!
Allah’a
ve
Resul’üne
itaat
edin,
işitip
durduğunuz
halde
ondan
dönmeyin.”
(Enfâl:
20)
Halbuki
sizler,
kendisine
itaat
edilmesinin
gerekli
olduğunu
söyleyen
Kur’an-ı
kerim’i
işitiyorsunuz,
ona
muhalefet
etmeyi
yasaklayan
öğütleri
de
dinliyorsunuz.
“İşitmedikleri
halde
‘İşittik!
’
diyenler
gibi
olmayın.”
(Enfâl:
21)
“Çünkü
yeryüzünde
dolaşan
canlıların
Allah
katında
en
kötüsü
akletmeyen
o
sağırlar
ve
dilsizlerdir.”
(Enfâl:
22)
Onlar,
kabul
etmemek
ve
yüz
çevirmek
için
böyle
söylerler.
Sanki
hiç
duymamış,
işitmemiş
gibi
hareket
ederler.
nedir.antoloji.com/islam